Herkese merhaba. Bu yazımda ise George Orwell'in bir diğer kült eseri olan ve korkunç bir gelecek senaryosu olan 1984'den bahsedeceğim. Bu kitabı George Orwell hastalıklar ile boğuştuğu 1948 senesinde yazmıştır. Bu yüzden kitabın ismi 1948 sayısının anagramı olan 1984'dür.
Peki ya neden bahseder bu kitap?
Söylediğim gibi bu kitap korkunç bir gelecek senaryosudur. Dünyadaki bütün ülkeler yıkılmış ve yerine üç ülke kurulmuştur: Amerika'yı temsil eden Okyanusya, Avrupa'yı temsil eden Avrasya ve Asya'yı temsil eden Doğuasya. Bu ülkeler sürekli savaş halindedir fakat iki ülke savaştayken dışta kalan bir ülke ile de ittifaktadır olayın geçtiği Okyanusya.
Kitaptaki gelecek senaryosunda Büyük Birader devletin önderidir. Bir tanrı figürüdür. (çünkü dinler de yok edilmiştir) Ülke proleterler, dış parti ve iç parti olarak üç sınıfa ayırılmıştır. Proleterler sefil sınıftır ve ülkenin %85'ini oluşturur. Dış Parti üyeleri orta hallidirler ve ülkenin %14'ünü oluşturur. İç Parti üyeleri ise ülkenin yönetimini oluşturur (Büyük Birader'den sonra) ve ülkenin yalnızca %1'ini oluştururlar. Kitaptaki ana karakterimiz Winston ise bir Dış Parti üyesidir.
Kitaptaki İç Partinin ana ilkesi ise geçmişin değişebilirliğidir. Örneğin Okyanusya, Avrasya ile savaştayken bir anda aslında Doğuasya ile savaşta olduklarını ve Avrasya ile hiç savaşta olmadıklarını söyleyebilir. Ve kitaptaki dört bakanlıktan biri olan Gerçek Bakanlığında kanıt oluşturabilecek tüm belgeler yok edilir. Bu şekilde geçmiş değiştirilebilir. Aynı şekilde var olan kişiler de yok edilebilirler bir gecede. Düşünceleri kontrol eden Düşünce Polisi ise bu kişilerin bulunup yok edilmesinden sorumludur. En büyük suç ise Büyük Birader'i sevmemektir. Eğer ki bu suçu işlediğin anlaşılırsa (ki herkesi 7/24 takip eden tele-ekran isimli cihazlar sayesinde bu mümkündür) Düşünce Polisi tarafından alınır ve Sevgi Bakanlığında işkence görerek arındırılırsın. Ve en sonunda Büyük Birader'i zorla olsa da sever buraya gelen her bir kişi. Winston ve sevgilisi Julia bu suçu işlemiş ve yakalanmıştır. Kitabın sonunda ise Winston kendine karşı zafere ulaşmıştır.
Anlattığım üzere bu kitap korkunç bir gelecek senaryosudur ve yakın zamanda bu tele-ekranların hayatımıza girmesi pekala mümkün olabilir. Geçmişin değiştirilip belgelerin yok edilmesi ise günümüzde bile yapılıyor. Yakın zamanda sadece belgelerden değil hafızalardan da silinecek bir çok eski gerçek.
Kitabın birinci bölümünde Winston güncesine şunu yazar: "Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir." Fakat bunu bilen İç Parti üyesi O'Brien ona şöyle söyler: "İki kere iki parti ne derse o eder. Mesela bazen beş eder,bazen üç eder." Dediği doğrudur. Eğer ki elimizdekilerin değerini bilemezsek özellikle de özgürlüğün değerini o bile elimizden alınacak.
Tıpkı 1984'de alındığı gibi
(bunun da detaylı özetini yazacağım)
Unutmayın ki Büyük Birader hepinizi izliyor :D
Peki ya neden bahseder bu kitap?
Söylediğim gibi bu kitap korkunç bir gelecek senaryosudur. Dünyadaki bütün ülkeler yıkılmış ve yerine üç ülke kurulmuştur: Amerika'yı temsil eden Okyanusya, Avrupa'yı temsil eden Avrasya ve Asya'yı temsil eden Doğuasya. Bu ülkeler sürekli savaş halindedir fakat iki ülke savaştayken dışta kalan bir ülke ile de ittifaktadır olayın geçtiği Okyanusya.
Kitaptaki gelecek senaryosunda Büyük Birader devletin önderidir. Bir tanrı figürüdür. (çünkü dinler de yok edilmiştir) Ülke proleterler, dış parti ve iç parti olarak üç sınıfa ayırılmıştır. Proleterler sefil sınıftır ve ülkenin %85'ini oluşturur. Dış Parti üyeleri orta hallidirler ve ülkenin %14'ünü oluşturur. İç Parti üyeleri ise ülkenin yönetimini oluşturur (Büyük Birader'den sonra) ve ülkenin yalnızca %1'ini oluştururlar. Kitaptaki ana karakterimiz Winston ise bir Dış Parti üyesidir.
Kitaptaki İç Partinin ana ilkesi ise geçmişin değişebilirliğidir. Örneğin Okyanusya, Avrasya ile savaştayken bir anda aslında Doğuasya ile savaşta olduklarını ve Avrasya ile hiç savaşta olmadıklarını söyleyebilir. Ve kitaptaki dört bakanlıktan biri olan Gerçek Bakanlığında kanıt oluşturabilecek tüm belgeler yok edilir. Bu şekilde geçmiş değiştirilebilir. Aynı şekilde var olan kişiler de yok edilebilirler bir gecede. Düşünceleri kontrol eden Düşünce Polisi ise bu kişilerin bulunup yok edilmesinden sorumludur. En büyük suç ise Büyük Birader'i sevmemektir. Eğer ki bu suçu işlediğin anlaşılırsa (ki herkesi 7/24 takip eden tele-ekran isimli cihazlar sayesinde bu mümkündür) Düşünce Polisi tarafından alınır ve Sevgi Bakanlığında işkence görerek arındırılırsın. Ve en sonunda Büyük Birader'i zorla olsa da sever buraya gelen her bir kişi. Winston ve sevgilisi Julia bu suçu işlemiş ve yakalanmıştır. Kitabın sonunda ise Winston kendine karşı zafere ulaşmıştır.
Anlattığım üzere bu kitap korkunç bir gelecek senaryosudur ve yakın zamanda bu tele-ekranların hayatımıza girmesi pekala mümkün olabilir. Geçmişin değiştirilip belgelerin yok edilmesi ise günümüzde bile yapılıyor. Yakın zamanda sadece belgelerden değil hafızalardan da silinecek bir çok eski gerçek.
Kitabın birinci bölümünde Winston güncesine şunu yazar: "Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir." Fakat bunu bilen İç Parti üyesi O'Brien ona şöyle söyler: "İki kere iki parti ne derse o eder. Mesela bazen beş eder,bazen üç eder." Dediği doğrudur. Eğer ki elimizdekilerin değerini bilemezsek özellikle de özgürlüğün değerini o bile elimizden alınacak.
Tıpkı 1984'de alındığı gibi
Unutmayın ki Büyük Birader hepinizi izliyor :D
Yorumlar
Yorum Gönder