Sahilde Kafka, Sonu Olmayan Bir Roman

Yeniden merhabalar. Bu blog yazma işine son günlerde yine iyi alıştım, 4 günde 4. yazı bu sanırım. Umarım ileride bu blog daha geniş kitlelere ulaşır :D

Her neyse, bugün yaklaşık 3-4 ay önce okuduğum bir kitap hakkında yazmak istiyorum. Kitabımızın adı Sahilde Kafka. Japonya'nın en başarılı yazarlarından biri olan Haruki Murakami tarafından yazılmış, büyülü gerçeklik türünde diyebileceğimiz bir roman.

Roman Kafka Tamura isimli 15 yaşında bir genç ve 60lı yaşlarındaki Saturo Nakata adlı iki karakterin etrafında şekilleniyor. Kafka Tamura, annesi ve ablası o küçükken evi terketmiş, aynı evde yaşamalarına rağmen birbirlerini nadiren gördükleri babası ile yaşayan, hiç arkadaşı olmayan fakat olgun karakterli bir genç. Babasının ona bulunduğu kehanet dolayısıyla senelerdir evden kaçmayı planlamış ve 15. yaşgününde bu planı yürürlüğe koyarak evden kaçıyor. Kafka Tamura'nın anlattığı kısımlar güzel olsa da beni pek fazla sarmadı maalesef. 15 yaşında biri değil de sanki 45 yaşında bir entelektüelmiş gibi tavırlarını sevemedim nedense, fakat yine de onun bulunduğu gerçekten güzel kısımlar da yok değil.

Gelelim kitapta beni asıl çeken karaktere: Saturo Nakata veya kendine dediği şekilde "Bendeniz Nakata". Bu karakter 9 yaşında gerçekleşen tuhaf bir olaydan sonra okuma yazmayı dahi unutmuş, resmen içi boşaltılmış diyebileceğimiz bir karakter. Fakat özel bir yeteneğe sahip: kedilerle konuşabiliyor. Bu sayede mahalledeki kayıp kedileri bularak para kazanıyor. Nakata'nın bu şekilde sabit giden hayatı kendisine "Johnnie Walker" diyen bir karakter sayesinde tamamen değişecek kitabın ileri kısımlarında.

Kitap gerçekten epey sürükleyici, bir oturuşta 100-150 sayfa okuyup bırakamamanız epey olağan. Gerek Nakata'nın başından geçenler, gerek Kafka'nın diğer karakterlerle aforizma tadındaki konuşmaları kitabın içine resmen çekiyor, bırakamıyorsunuz, diğer sayfaları da okumak istiyorsunuz. Aynı zamanda bir çok popüler kültür göndermesi de bulabilirsiniz kitapta, Albay Sanders'dan tutun da Prince'a kadar.

Fakat, her şeyin kitabın sonunda çözüldüğü sonları seviyorsanız pek tavsiye etmiyorum, çünkü bir çok cevapsız soruyla bitiveriyor kitap bir anda. Bu yüzden bu roman için "sonu olmayan bir roman" diyebilirim, çünkü kitap sadece "bitiyor", sonlanmıyor. Şahsen ben kitap bittiğinde "ee şimdi ne olacak" demiştim, ama Haruki Murakami bu şekilde sonları seviyor, okuduğum diğer kitabı olan 1Q84'de de aynı şekil bir sonu vardı kitabın.

Uzun lafın kısası, eğer ki boş zamanlarınızda okumalık, çok da ağır olmayan bir roman istiyorsanız
Sahilde Kafka'yı size kesinlikle ve kesinlikle öneririm, ben LYS yaklaşırken okumuştum, o aralar fazla kitap okuma fırsatı bulamadığımdan ilaç gibi gelmişti resmen.

Bugünkü yazım bu kadar, muhtemelen diğer yazım bir müzik albümü hakkında olacak, o zamana kadar (ki muhtemelen yarına kadarı kapsıyor bu :D) kendinize iyi bakın.
Everything In It's Right Place, Kafka'nın en sevdiği albümlerden biri olan Kid A'nın açılış parçası olur kendisi :D

Yorumlar