Verstappen ve Leclerc: Geleceğin şampiyonları için vakit geldi mi?

Formula 1 tarihinde hiç görmediğimiz kadar müthiş bir nesille belki de karşı karşıyayız son yıllarda. F1'e girişin şartlarını yeniden yazmış Verstappen, alt serilerden müthiş başarılarla gelen Ferrari pilotu Leclerc, yine bir o kadar başarılı Russell, alt serilerde Verstappen'in en büyük rakibi olan Ocon, zor yıllardan sonra kendini kanıtlayıp sadece 10 ay gibi bir sürede önce gride, sonra Red Bull aracına oturan Albon ve McLaren'in hızlı ve renkli yüzü Norris. Bu nesil bize müthiş kapışmalar izletebilecek, bir yandan yarış açlığımızı doyururken bir yandan da bolca eğlendirecek, MSC sonrası neslin emekliliğinden (Alonso-Button-Massa çoktan gitti, Raikkönen uzatmalarda, Vettel ve Hamilton'un da maksimum 3-4 yılı kaldı) sonra bize eksiklik hissettirmeyecek bir nesil.

Fakat iki pilot bu nesilde ayrı yere sahip: Max Verstappen ve Charles Leclerc. Bu iki isim, haklı olarak, diğer tüm isimlerin önüne çıkıyor. Verstappen'i F1 fanlarının çoğu gridin en hızlısı kabul ediyor, gridin en iyisi olarak kabul edenlerin sayısı da hiç az değil. Bir çok kişi fırsatını bulduğu anda bu iki ismin gridin kurtları Vettel ve Hamilton'u geride bırakıp şampiyonluğa uzanabileceğini söylemekte. Bu görüşlere belli düzeyde katılmakla birlikte, iki pilotun da şu anlık bazı handikapları bulunduğunu, ve bir pilotun daha fazla handikaplı olduğunu düşünüyorum.

Bu yazımda bu iki pilotu inceleyecek, kariyerlerini karşılaştıracak ve ciddi bir mücadelede ne durumda olabileceklerinden bahsedeceğim. Ayrıca 2019 Vettel-Leclerc mücadelesine ve Hamilton'un 2019 formuna da burada değineceğim.

Fakat öncesinde, bu iki pilotun bulundukları noktaya nasıl geldiklerine değinelim.


Leclerc, Albon ve Russell... yeni jenerasyondaki herkes alt serilerden birbirlerine aşina.


CHARLES LECLERC

Charles Leclerc F1'e 2018de girdi, fakat daha bundan 3-4 yıl öncesinde dahi dikkatler hep onun üzerindeydi. Ferrari programının genç yeteneği olan Jules Bianchi'nin vaftiz oğluydu bu Monakolu ve Monako gibi bir zenginler ülkesinde doğmuş olmasına rağmen ailesi çok mükemmel şartlar içinde değildi. Küçüklüğünden beri tıpkı vaftiz babası Bianchi gibi yarışlara ilgi duymuş ve 8 yaşından itibaren karting yarışlarına çıkmaya başlamıştı. Bianchi onu bu zamanlarda hep desteklemişti. 14 yaşında, 2011 senesinde de genç yeteneklere hep destek çıkan, FIA başkanı Jean Todt'un oğlu Nicholas Todt'un menajerliği altına girmişti. 2005-2013 arası karting serilerinde yarışan Leclerc, 2013de dünya karting şampiyonasını, çok tanıdık bir ismin arkasında 2.bitirmişti: Max Verstappen.

2014de Formula Renault ile tek koltuklu serilere geçiş yaptı. İlk senesini 2.sırada tamamlayarak büyük başarı elde etti. 2015'de Avrupa Formula 3'de yarıştı, şampiyonayı 4.bitirdi. 2016'da GP3 şampiyonu oldu, 2017de ise çok rahat bir şekilde F2 şampiyonu oldu. Yani alt serilerde hep başarılı bir karnesi vardı. Bu durum Ferrari'nin de dikkatini çekmişti ve 2016'da Leclerc, Ferrari Yarış Akademisi'nin bir parçası olmuştu. Bu kapsamda 2016 Britanya GP'sinde Haas aracıyla ilk kez bir F1 seansına katıldı. 2017'de de Macaristan testlerinde Ferrari SF-70H'yi sürme şansı yakaladı. F2 şampiyonluğundan sonra da zaten F1 kendisi için kaçınılmazdı ve 2017'nin Kasım ayında Sauber, 2018'de Leclerc'in kendileri adına yarışacağını açıkladı. Sonrası da zaten bildiğiniz gibi, müthiş bir çaylak senesi, ardından gelen bir Ferrari koltuğu ve şampiyon takım arkadaşını geride bıraktığı ve "ben bu takımın geleceğiyim" dediği bir 2019 sezonu.

MAX VERSTAPPEN:

Max Verstappen, eski Formula 1 pilotu Jos Verstappen'in oğlu. Jos, yarıştığı dönemde kontrolsüz hızıyla ve karıştığı kazalar ile bilinen bir pilottu. Max'in bu kontrolsüz hızı fazlasıyla aldığı söylemek mümkün. Max, babası tarafından çocukluğundan itibaren sert fakat destekleyici bir şekilde yetiştirildi. Verstappen'de küçük yaşından itibaren karting yarışlarına çıkmaya başlamıştı, tıpkı Leclerc gibi. Avrupa şampiyonalarında yarışmış, hatta 2010'da Avrupa'daki bir şampiyonayı Alex Albon'un arkasında 2.sırada bitirmişti. 2013'de de dünya karting şampiyonasını kazanmayı başarmıştı.

Verstappen'in uzun bir alt seri kariyeri olmadı. 2014'de Avrupa Formula 3'de yarıştı ve Esteban Ocon ile Tom Blomqvist'in arkasında seriyi 3.bitirdi. Yine de 10 galibiyet ile en çok yarış kazanan isim olmuş, saf hıza sahip olduğunu da göstermişti. Bu, Red Bull Racing'in ilgisini çekti ve Red Bull tartışmalı bir karar aldı: daha 18 yaşına basmamış, ehliyet sahibi dahi olmayan Verstappen'i Toro Rosso'da yarıştırmaya karar verdi. Verstappen 2014 Japonya GP'sinde ilk kez bir F1 seansına katıldı, bu esnada daha 17 yaşına yeni basmıştı! 2015 sezonunda Verstappen şüphelerin boş olduğunu göstermeyi başardı, 2016'da Kvyat'ın Rusya kazası sonucu Red Bull Racing'e geçti, ilk yarışını kazanarak F1 tarihinin yarış kazanmış en genç pilotu unvanını aldı. Her ne kadar bir çok hatası olsa dahi hızını ve yeteneğini bize sık sık gösteriyor.


Bir zamanlar kartingin tozunu attıran bu gençler, artık Formula 1 dünyasının zirvesine aday.








Gördüğümüz gibi, bu iki pilot da benzer basamakları tırmanarak geldi bu noktaya. İkisi de yetenekliydi, camiaya çocuk yaşlarında girdiler, ve sonuç olarak F1'in zirvesinin en büyük adayları oldular. Buraya çıkacakları da kesin.

Sormamız gereken soru şu: zamanı geldi mi?

Benim bu soruya cevabım şu: Leclerc için, evet zamanı geldi. Leclerc bugün olası bir şampiyonluk mücadelesini kaldırabilir, Vettel'i yendiği gibi Hamilton'u da yenebilir. Fakat Verstappen için ortada bir takım soru işaretlerinin bulunduğunu düşünüyorum. Bu soru işaretleri Leclerc için de belli oranda geçerli. Şimdi bu soru işaretlerine bakacağız.

Öncelikle en önemli faktörden başlayalım: Baskı. Formula 1'de yarışmak ayrı, ön grupta yarışmak ayrı, şampiyonluk mücadelesi: vermek bana kalırsa farklı şeyler. Gridin arkasındaysan, hedefin aracı finişe getirmektir, hata yapmaz, aracını sürer, fırsatını bulursan iki üç araç geçer ve gelebileceğin en ön sıraya gelirsin. Orta gruptaysan, orta gruptaki araçlarla mücadele eder, alabileceğin en yüksek puanı almaya çalışır, belli oranda agresif olursun, fakat ciddi bir fırsat olmadığı sürece kazanamayacağının farkındasındır. Ön gruptaysan, hedefin podyumun en üstü ile arandaki herkesi geçmektir.

Şampiyonluk mücadelesi, bunların hepsinden farklıdır.

Çünkü bu mücadelede, bir takımın yükünü taşırsın. Takımın sana rekabete girebileceğin bir araç vermiştir, tüm imkanları sağlamıştır. Sürücü hatalarını minimum seviyeye indirmeli, rakibini hem pistte hem de mental olarak yere sermelisin. Sana güvenen insanların güvenini boşa çıkarmamalısın. Bu üstünde doğal olarak bir baskı yaratır. Bu baskıyla başa çıkmak kolay bir iş değildir, her pilotun da hemen karşılaştığı bir şey değildir. Modern F1'de bu baskıyla en kısa sürede karşılaşan bazı pilotlardan bahsedelim:

Jacques Villeneuve, Kimi Raikkönen, Lewis Hamilton ve Sebastian Vettel. Villeneuve ilk yarışında pol almış, şampiyonluk mücadelesini son yarışa taşıyabilmiş bir pilot. 2.sezonunda şampiyon oldu, sonrasında yarış dahi kazanamadı. Raikkönen 3. sezonunda şampiyonluk mücadelesi verdi. Hamilton tarihin en iyi çaylak sezonunu geçirdi ve trajik son 2 yarışı olmasa çaylak şampiyon olacaktı. Vettel, 2.tam sezonunda yeni kuralların Red Bull'a avantaj sağlaması ile şampiyonluk savaşına girdiler.


Vettel ve Hamilton, F1 dünyasının zirvesine çok hızlı bir şekilde çıktılar. Hamilton 2, Vettel 3.sezonunda şampiyon olmayı başardı. 


Leclerc'i bir adım önde saymamın nedeni de aslında buydu. Leclerc 2.senesine şampiyonluk beklentisi ile başladı. Kendini bu mentaliteye göre şartladı. Verstappen ise 5.sezonuna başladığında dahi asla bir sezonu şampiyonluk beklentisiyle karşılamamıştı ki bu doğal. Red Bull güçlü şasisine rağmen motor nedeniyle hep bir adım gerideydi. Honda motoruna geçilen 2019da da zaten şampiyonluk mücadelesine girmeyi takımda kimse beklemiyordu (Marko'nun saçma demeçlerini saymazsak).

Bunun yarattığı önemli fark şu: iki pilotta araçlarını gayet hızlı bir şekilde sürdüler, fakat Leclerc'in üstünde hem Ferrari, hem şampiyonluk, hem de şampiyon takım arkadaşını yenme baskısı vardı. Verstappen'in yanında yetersiz bir Gasly, şampiyonluğa yetmeyeceği fakat galibiyetlere ve podyumlara oynayacağı baştan belli bir Red Bull aracı, arkasında da en büyük kazasında dahi onu destekleyecek bir Horner vardı. Tüm bunlar Verstappen için "comfort zone" oldu. Tıpkı 2011-2013 dönemi Vettel'de olduğu gibi. Fakat Vettel, bu comfort zone'a ilk adımını attığı senede şampiyonluğa oynayabilecek bir araca sahipti ve hem RBR rahatlığı, hem de erkenden geliştirilmiş bir şampiyonluk mentalitesi 2010-2013 arasını domine edecek bir Vettel ortaya çıkarmıştı.

Verstappen'i şimdiye kadar sadece belli bir dönem baskı altında gördük: 2018 sezonu başlangıcı. Bu süreçteki 6 yarışta tam 6 HATA yaptı Verstappen. Gerek basın, gerek diğer takımlar, hatta yer yer kendi takımı bile Verstappen'i eleştirdi. Kanada'da elde ettiği podyum sonrası toparlandı Verstappen, ki o dönemde de Vettel-Hamilton arasındaki puan farkı azalmış, odak değişmişti. Buradan hareketle şunu söylemek istiyorum: Verstappen henüz ciddi bir mücadeleye Leclerc kadar hazır değil. Leclerc'in mentalitesi -Ferrari'nin de etkisiyle- maksimum puanı almak, Verstappen'in ise "ya hep ya hiç" olacak. Ya hep ya hiç felsefesinin en basit örneğini 2019 Meksika sıralamasında gördük. Verstappen sarı bayrakları gördü, yavaşlamayıp polü aldı ve bunu gururla söyledi, nitekim pol pozisyonunu elde etmişti. Bunun sonucu yarışa 4.başladı, geri düştü ve toparlanmaya çalışırken lastik patlatıp garanti kazanacağı yarışı 6.sırada bitirdi. Bir şampiyonluk mücadelesinde, bu ciddi sonuçlar doğurur. Bu nedenle şu anda Leclerc'i olası bir mücadelede avantajlı saymak mümkün. Verstappen'in ise tüm şartlar eşitken daha önde görmek yanlış olmaz.


Verstappen, 2018 sezonuna baskı altında başlamış, en önemlisi Çin'de Vettel'e teması olmak üzere ilk yarışlar kendisi için kötü geçmişti.


İkinci faktör ise dünya şampiyonlarının vereceği karşılık.

Bildiğiniz gibi, geçen yıl Leclerc, Vettel'i Vettel'in bol bol hata yaptığı bir sezonda yendi. Verstappen ise Hamilton'u özellikle Brezilya'da haşat etti. Bir çok isim de "eskilerin devri bitti, vakit yeni neslin" demeye başladı. Bu belli oranlarda doğru elbette. Hamilton 35, Vettel 33 yaşına geldiler.

Sorumuz ise: işin içine gerçek anlamda rekabet girdiğinde, Hamilton ve Vettel'in tepkileri ne olacak? Hamilton Brezilya'daki gibi afallayacak mı, veya Vettel Leclerc'in karşısında amatör duruma düşecek mi?

Bu sorunun cevabı henüz yok. Nitekim 2019da çok kolay bir şampiyonluk mücadelesi, şampiyonlarda farklı mentaliteler vardı. Hamilton zaten sezona rahat bir şampiyonluk beklentisiyle girdi, Bottas'ın kendisine rakip olduğu 4 yarıştan sonra balta tamamen indi. Vettel için durum biraz daha zordu. Vettel aracı şampiyonluğa oynayacak bir araçmış gibi kullanmaya çalıştı. Aracın yetersiz olduğunu kabul etmek istemedi. Arkadan kaymayı kabul etmek istemedi. Bu da antrenmanlarda kazalara, yarışlarda spinlere ve blokajlara sebep oldu belli oranda. Vettel, İngiltere'deki hatasından sonra dikkat edilirse özellikle yarışlarda bir adım öne çıkmaya başladı. Çünkü mentalitesini değiştirdi. Arkadan kaymayı ve şampiyonluğun gelmeyeceğini tamamen kabullendi, amacı Leclerc'i yenmek oldu. Bunun sonucunda da Vettel'i biraz daha toparlanmış gördük.

Bir diğer örnek de 2005 Schumacher. 1996 aracıyla dahi yarış kazanan MSC, 2005 gibi, lastik kuralından ötürü çöpe giden bir Ferrari ile sezonu 3.bitirse dahi bir pol pozisyonundan ötesini elde edemedi. Çünkü araç yönünden sıkıntılar vardı. O seneki yorumları bir okuyun. "Yeni izleyen biri Schumacher bu muydu ya der" "Alonso Schumacher'i rezil etti" "Raikkönen çok daha hızlı" gibi yorumlar vardı. 2006 senesi olup da Ferrari şampiyonluğa oynamaya başlayınca, Schumacher aynı Alonso'yu, sezon ortasına kadar bariz geride olan Ferrari ile yenmeye çok yakındı, üstelik 37 gibi ileri sayılabilecek bir yaştaydı.


2005'de mücadelenin içinde olmayan Schumacher, 2006'da 8.şampiyonluğa çok yaklaşmıştı.


Bütün bu örnekleri ve faktörleri bağlamak istediğim noktaya gelelim: Bu iki genç, elbet Formula 1 dünyasının en tepesine oturacak. Belki Vettel-Hamilton gibi 11-12 şampiyonluk elde edecekler. Belki de Raikkönen-Alonso gibi 3 şampiyonluk. Ama şampiyon olacaklar. Er ya da geç. O er ya da geç'in geldiğini söylemek için henüz çok erken, çünkü elimizde bir veri yok. Evet hızlılar. Evet kendilerini her geçen gün kanıtlıyorlar. Fakat bu hızın baskı altında kontrole alınıp alınamayacağı hakkında henüz kesin bir şey söyleyemeyiz. Leclerc hakkında belki, fakat Verstappen için henüz değil.

Yazımı okuduğunuz için teşekkürler. Evde olduğumuz bugünlerde, her hafta 1-2 yazı yayınlayabileceğimi düşünüyorum. Sonraki yazım, yine Verstappen hakkında olacak. Bazı şampiyonların 5.sezonları ile Verstappen'in 2019 sezonunu karşılaştıracağım.

Şimdilik kendinize iyi bakın!

Yorumlar