2022 Suudi Arabistan GP 1. Bölüm: Kimler kaybetti?

 Herkese merhaba Formula 1 severler. Olaylı bir hafta sonu geride kaldı. Yani, benim açımdan değil, ben güzel bir hafta sonu geçirdim diyebilirim. Cumartesi akşamı dışarı çıktım (sıralamaları izlemedim), Pazar mükemmel bir yarış izledim, aynı gece de en sevdiğim sporculardan olan Albert Pujols'un efsanesi olduğu St. Louis Cardinals'e döndüğünü öğrendim. Gayet zevkliydi.

Formula 1 için ise aynı şeyi söylemek mümkün değil. Hafta sonunu geçtim, tüm hafta olaylıydı. Peki olaylarını fitilini kim ateşlemişti? Yetersiz bulduğum F1 CEO'su Stefano Domenicali. Kendisi Bahreyn'den sonra herkesle dalga geçercesine "30 yarış yaparız, tarihi yarışların yeri garanti değil, gerekirse ABD'de dört yarış dahi yapabiliriz" gibi söylemlerle geçtiğimiz haftayı devasa bir Liberal Demokrat Parti mitingine çevirdi. Suudi Arabistan'dan gelecek ödemeler, 2022'de Rusya'nın yerini alması beklenen Katar ve MSC ile yapılan bir anlaşma derken kasada parayı gören Domenicali keyiflenmiş ve güç zehirlenmesi yaşamış gibi.

Neyse ki boyunun ölçüsünü almasını sağlayan birtakım dış faktörler oldu. Aslında bu "neyse ki" diyemeyeceğim kadar sıkıntılı, çünkü spor herkesi ciddi ölçülerde etkileyebilecek bir riskle karşı karşıya kaldı. Pilotların da uzun süre sonra bu denli tek ağızdan konuştuğunu gördük, neredeyse tamamı "Suudi Arabistan GP'sinin geleceğinin tartışılması gerektiğini" düşünüyor. 

Girizgahı uzatmayalım, yavaştan yazımıza başlayalım. Bu hafta yazıyı ikiye bölmeye karar verdim, çünkü kaybedenler kısmı biraz fazla uzun oldu. Okuyucuları sıkmamak adına böyle bir yol izlemek istedim, şimdiden kusura bakmayın.


Yazımızın kapağına yine yarış galibini koyuyoruz. Max Verstappen, Bahreyn'in rövanşını almayı başardı.

Bir numaralı kaybedenimizin kim olduğu konusunda hemfikirizdir diye düşünüyorum. Evet, elbette F1 ve FIA. Bunun tek bir sebebi var: FIA ve F1, FÜZE SALDIRISI GERÇEKLEŞEN BİR ŞEHİRDE YARIŞ YAPILMASINA İZİN VERDİ. Bunu biliyordunuz, ama bir daha tekrarlayalım: F1, FÜZE SALDIRISI GERÇEKLEŞEN BİR ŞEHİRDE YARIŞTI. 

İnanılmaz.

Kısaca özetleyelim. 2015'ten bu yana Suudi Arabistan ile sıcak çatışma içinde olan Yemen kökenli ayrılıkçı bir grup olan Husiler, Cuma ilk antrenman seansı sırasında, piste yaklaşık 10 kilometre uzakta olan bir petrol rafinerisine füze saldırısı düzenledi. Max Verstappen yanık kokusu alabildiğini söylerken, dumanlar pistten görülebiliyordu. Yarış bittikten sonra ve kendi blogumda konuşmak kolay fakat yarış hemen o an iptal edilmeliydi diye düşünüyorum. F1, bunun gibi bir riski göze alamayacak kadar büyük bir organizasyon, ayrıca o bölgeye açıkça saldırılmış olması Suudi yetkililerin bir güvenlik açığı verdiği anlamına da geliyor. Bu da ayrıca kötü.

2011'de Arap Baharı çıktığında Bahreyn GP'sinin ne olur ne olmaz diye iptal edildiğini belirtmekte de fayda var. Ki Bahreyn olayların nispeten hafif geçtiği bir ülkeydi, buna rağmen Bernie Ecclestone gerekeni yapmakta saniye gecikmemişti.

F1 padoğu saldırının hemen ardından alarma geçti. Suudi yetkililer, F1, FIA ve takımlar arasında ikinci antrenman seansının 15 dakika geç başlamasına sebebiyet veren bir toplantı düzenlendi ve bu toplantıdan "yarışa devam" kararı çıktı. Takımlar, yetkililerin kapsamlı bir güvence sunmasının ardından hızlıca ikna olmuşlardı. 

Pilotlar için ise durum tam tersiydi denebilir. İkinci antrenman seansının hemen ardından griddeki tüm pilotlar bir araya geldiler ve güncel durumu tartıştılar. Dört saat süren toplantıya zaman zaman Stefano Domenicali, yeni FIA başkanı Mohammed Ben Solayem ve takım patronları da dahil oldular. Toplantıya öğrendiğimiz kadarıyla Lewis Hamilton, Fernando Alonso ve GPDA (Pilotlar Birliği) başkanı George Russell liderlik etti. Toplantıyla ilgili en büyük spekülasyon ise yarışın boykot edilebileceği yönündeydi, fakat Red Bull takım patronu Christian Horner, toplantının bitmesinin ardından noktayı koydu: "Yarışacağız."

Yarış kararı GPDA pilotlarının oybirliği ile alınmıştı, takım patronları sonraki gün verdikleri demeçlerde "aynı güvencelerin pilotlara da detaylı şekilde sunulduğunu, hiçbir dış faktörün onları yıldırmaması" gerektiğini söylediler. Yine de pilotların kararı alırken çok da istekli olduklarını sanmıyorum, yukarıda da söylediğim gibi birçok pilot "Suudi A
rabistan GP'sinin geleceği tartışılmalı" şeklinde açıklamalarda bulundu.

Suudi Arabistan GP'si için olmasa bile Cidde pisti için artık yolun sonuna geldik. Cidde'nin yerini eski F1 pilotu Alex Wurz tarafından tasarlanan Qiddiya pisti alacak ve pistin 2023'te tamamlanması planlanıyor. Bakalım iki senelik Cidde fiyaskosu sonrası sonunda rahat bir yarış izleyebilecek miyiz?

Bu arada, Suudi Arabistan hükümet yetkilileri güvence verirken gerçekten bir bildikleri varmış, nitekim Cumartesi günü Husiler 3 günlük ateşkes ilan etti. Fakat hükümetin bu işi yarış hafta sonu başlamadan yapması, potansiyel tehlikeleri hesaba katması gerekirdi. Aynı şey 2020-2021 Formula E sezonunda da yaşandı çünkü, hiç mi ders almadılar gerçekten? Neyse, sinirlenmeden bu konuyu kapatıyoruz.


Elveda Cidde, umarım bir daha karşılaşmayız.


İki numaralı kaybedenimiz Sergio Perez, fakat onun kaybetmesinin sebebi kendisi değil. Red Bull pit duvarı ve FIA dolayısıyla mahvoldu onun yarışı. Perez'i hemen ikinci sıraya aldım, çünkü FIA kendisi ve Carlos Sainz arasında geçen güvenlik aracı çizgisi olayını yönetemedi ve suni bir karışıklığa yol açtı. 

Ne yaşanmıştı kısaca hatırlayalım. İlk pit stoplardan hemen önce piste giren güvenlik aracı sonrası ön gruptaki neredeyse tüm pilotlar pit alanına yönelmişti. Kariyerinde ilk defa pole pozisyonundan başlayan ve yarışı lider götüren Sergio Perez istisnaydı, nitekim kısa bir süre önce pit stop yapmıştı. İlk dört arasında çok büyük fark bulunmuyordu, bu da Perez'in bırak liderliği, podyum pozisyonunu dahi kaybedeceği anlamına geliyordu. Sergio Perez'in start düzlüğünü geçtiği esnada Carlos Sainz pit alanından çıkıyordu. İki pilot neredeyse yan yana çıktılar, avantaj az farkla Sainz'a aitti, fakat Perez Sainz'ı hafifçe çizginin dışına iterek önde kaldı. Buradaki kural net, güvenlik aracı çizgisinden kim ilk geçerse, konvoyda da önde o yer alır. Takım veya FIA hemen Perez'den yerini geri vermesini istemeliydi, fakat bunun için 6 tur beklediler. Perez yerini verdiğinde yarış yeniden başlamış ve Sainz'ın bir önündeki Verstappen'e atak yapma şansı da kalmamıştı. 

Bu çok büyük bir haksızlık, sırf bu sebepten ötürü Sainz'ın yarışa müdahil olma ihtimali kısa süre içinde sona erdi. Aynı durum Perez'in yarışını da bitirdi, çünkü o da Sainz'a yer verirken momentum kaybetti ve belki de kazanacağı yarışı podyumun dışında bitirdi. FIA, yönetim değişimine rağmen karar alma konusunda halen yavaş. 


Checo, kariyerinin ilk pole pozisyonu ödülünü alıyor. Ödülü takdim eden kişiyi tanıyabildiniz mi?


Üç numaralı kaybedenimiz Williams pilotları. İki pilot da tam anlamıyla felaket bir haftasonu geçirdi. 

Kısaca bakalım: Nicholas Latifi için fazla konuşmaya gerek yok, kendisi için gayet klasik denebilecek bir hafta sonuydu Cumartesi günü sıralama turlarını kaza ile açıyor, yarışta Formula 3'te görebileceğiniz türden bir hatayla duvara çarparak yarış dışı kalıyor. Zaten hızlı pistler olsun, teknik pistler olsun onun hep zorlandığı pistler, geçen sene Abu Dhabi'de yaptığı kaza bunun örneklerinden birisi. Sempatik birisi, iyi bir takım oyuncusu, fakat iyi bir yarış pilotu değil, hiç olmazsa F1 için.

Alex Albon ise tüm hafta sonunu gridin en arkasında rölantide geçirirken yarışın son turunda bir anda Stroll'e içeriden atak yapası tutuyor, öyle akıllara zarar bir atak yapıyor ki hem kendi aracını hem Stroll'ün aracını mahvediyor. Albon'un yarış sonrası Avustralya için 3 sıra grid cezası aldığını da hatırlatalım.

Bu saçma mücadelenin en çok etkilediği isim ise Charles Leclerc oldu. Max Verstappen'e yerini kaybettikten sonra yakın takibi sürdüren Leclerc, 49. tura girilirken bataryasını doldurmuş, farkı kapatmış ve DRS mesafesini yakalamıştı. Düzlükte rahatça yerini geri almak için hamle yapabilecekti. Fakat ikili düzlüğe ulaşmadan çıkan sarı bayrak onun için her şeyi mahvetti ve son iki turda Verstappen liderliğini kolayca koruyabildi.

Williams'ın pilot kadrosu gerçekten akıllara zarar. Nicholas Latifi'yi anlıyorum, son iki senedir getirdiği paralarla yeni sahiplere, Dorliton Capital'e batmaktan uzak bir takım bıraktı, dolayısıyla yeni sahipler ona bir sene daha tahammül etmeye karar verdiler, ama Alex Albon'u anlamıyorum. Açıkçası sevdiğim bir pilottur, fakat Red Bull'a geçtikten sonra asla yüksek seviye pilotu olamayacağını . Nico Hulkenberg çok daha iyi bir seçim olabilirdi Albon'a göre. 

Albon'un özellikle dıştan atak yaparken agresif olmasını seviyorum, ama bu kadarı da fazla sanki.

Dört numaralı kaybedenimiz bu sene buralarda birçok kez ağırlamayı beklediğim bir takım, yani Mercedes. Bu haftaki tempoları beni şaşırttı, çünkü hafta boyunca Mercedes'in "daha iyi olacağız, sorunu çözmeye başladık" gibi demeçlerini görmüştüm. 

Sanırım bu demeçleri uzun vadeye yormamız gerek, çünkü Mercedes geçen haftadan da kötü durumdaydı. Araç dalgalanma sorunundan halen ciddi anlamda etkilenmekte ve 3 DRS bölgesi içeren Cidde pisti de onlara hiç merhamet etmedi. Lewis Hamilton, dalgalanmadan en kötü etkilenen isimlerden birisiydi, yeterince hızlanamadığı, yeterli çekişi yakalayamadığı ve kendisinin de çok zorlamadığı bir tur sonrası Q1'de elendi. F1.com'un istatistiğine göre, bu Hamilton'ın 2009 Britanya GP'sinden bu yana saf tempo nedeniyle Q1'de elendiği ilk sıralama seansı. Bu Hamilton'ın ne denli bir dominasyon kurduğunu gösteriyor bize, Fernando Alonso ve Sebastian Vettel'den sonra bir efsanenin daha gerileyişini izlemek benim için üzücü olacak.

George Russell daha iyi olmasına rağmen o da Q2'yi ancak 10. sırada tamamlayabildi, Q3'te ise ilk iki takımın yanı sıra Esteban Ocon'un da gerisinde ancak 6. olabildi. 

Mercedes yarışta da hiç iyi değildi. George Russell, yarış öncesi "en fazla 5. oluruz" diyordu, dediği çıktı. İngiliz pilot, arkasındaki araçlardan net şekilde daha hızlı, önündeki araçlardan da net şekilde daha yavaştı. Lewis Hamilton ise fena olmayan bir yarış geçirerek günü 10. sırada kapattı, yarış sonunda sorduğu "10. sıraya puan veriliyor muydu" sorusuna ise kahkaha attım. Yapma Lewis. Daha 2017 Meksika'da 9. olarak şampiyonluk ilan etmedin mi sonuçta? Mercedes, sorunları hızlıca çözemezse 2017-2018'de Red Bull'un yaşadıklarının bir benzerini yaşamaya hazır olmalı.

Bir diğer eleştiri de Mercedes pit duvarına. Hızlı karar alan ve kusursuzluk ilkesiyle çalışan o duvar resmen yıkılmış durumda. Bu sezon 3 saniyeden hızlı pit stop yapamadıkları gibi, stratejide de çuvallıyorlar. Cidde'deki VSC periyodu bize güzel bir vaka sunuyor. Alonso ve Ricciardo pit yolunun girişinde durmuşlardı, dolayısıyla pit yolunun kapanacağı belliydi. Mercedes hızlı karar alabilse ve Hamilton VSC periyodu başlamadan önce pite girebilseydi, yarışı daha iyi bir yerde bitirmesi garantiydi. Toto her an "temizliğe" başlayabilir, ama iğneyi önce kendine de batırmalı. 

 

Yanlış görmediniz, Lewis Hamilton bir Haas ile pist üstünde mücadele ediyor.

Beş numaralı kaybedenimiz Alfa Romeo. Çok güçlü ve motive göründükleri bir hafta sonunu sıfır çekerek kapattılar.

Valtteri Bottas ile başlayalım. Çok iyi bir hafta sonu geçirmekteydi, sıralama turlarında 8. olarak Q3 serisini 103 yarışa çıkarmıştı. Yarışta da Alpine ikilisinin mücadelesinden en çok faydalanan isim olmuş ve Ocon'u geçerek Alfa Romeo'ya strateji avantajı getirmişti. İlk pitlerden sonra da Alonso'yu kovalamaya başlamıştı. Aslında bu kovalamaca esnasında Bottas'ın neden şampiyon olamadığını bir kez daha anlamış olduk, nitekim Alonso'ya biraz yaklaştıktan ya iki ya üç tur sonra bir viraja derinden girerek avantajını kaybetti. Fin pilotun Mercedes yıllarında da sık sık frenaj hatalarıyla zaman veya sıra kaybettiğini görmüştük.

Fakat yarışı Alonso'ya -ve aynı tur yarış dışı kalan diğer bir isim olan Ricciardo'ya- benzer bir şekilde bir anda son buldu. En azından 4 puan alabileceği bir yarışı boş geçmiş oldu böylece.

Alfa Romeo'nun asıl fiyaskosu ise Guanyu Zhou cephesinde gerçekleşti. Zhou startta bir kez daha debriyaj sorunu yaşayarak geri düşmüş, sonrasında da 5 saniye ceza almış olmasına rağmen güzel bir tempo tutturmuştu. Cezasını çekmek için pit stop'a girdiğinde ise 2019 Almanya Mercedes pitine benzer bir manzara izledik. Olay şöyle gerçekleşti: Zhou cezasını çekmeye geldiğinde cezayı unutan ön kriko elemanı aracı kaldırmış, cezadan sonra indirip diğer ön kriko elemanının aracı kaldırmasına izin vermişti. Böylece yavaş bir pit stop gerçekleştirmelerinin yanı sıra ciddi de bir kural ihlali yapmışlardı.  Kural kitabına göre pit stopta çekilen cezalar esnasında araç üzerinde hiçbir "çalışma" yapılamamakta ve aracın kriko ile kaldırılması da "çalışma" sayılmakta. Bu ihlalin cezası normalde diskalifiye, fakat hakemler ihlalin büyük boyutlarda olmadığını düşündükleri için pitten geçme cezası vermekle yetindiler.

Alfa Romeo'daki ön kriko görevlisinin de F1 kariyeri muhtemelen sona erdi.


Çok büyük bir hata, neyse ki diskalifiye ile sonuçlanmadı.

Altıncı bir kaybeden olarak tüm üreticileri yazmak isterdim, nitekim Honda Tsunoda'yı, Mercedes Ricciardo'yu, Renault Alonso'yu, Ferrari ise Bottas'ı kaybetti, dolayısıyla dört üreticinin de fire verdiği bir hafta sonu oldu. Fakat sorunların sebebi henüz belli değil, ayrıca teknik bilgim de yetersiz kalabilir. Bu nedenle sadece kısa bir şekilde bahsetmekle yetiniyorum.

Kaybedenler kısmı biraz uzun oldu, nitekim FIA'ya geniş yer ayırmak durumunda kaldım. Yazının ikinci kısmını Perşembe günü yayınlamayı düşünüyorum, yarın tatil yapacağım. Yeter F1'de F1, biraz dinlenelim. Gerçi dinlenmek dediğim de kız arkadaşımla Drive to Survive izlemek ama... olsun.

Şimdilik hoşçakalın!

Yorumlar