Herkese merhabalar, Play-Off rehberinin ardından ilk yazımızla yeniden karşınızdayım. Öyle bir postseason oluyor ki, öyle maçlar ve öyle sürprizler izliyoruz ki... bu heyecanı hiçbir yazı anlatamaz, en ideali gidip bir an önce özetleri izlemek.
Biz yine de kısaca özetleyelim: grup liderlerinden Milwaukee Brewers henüz wildcard aşamasında havlu attı, Atlanta Braves ve Los Angeles Dodgers bir kez daha çeyrek finali geçemediler, aynı şekilde Baltimore Orioles ve Minnesota Twins de tecrübesizliklerinin kurbanı olarak çeyrek finalde elendiler.
Yarı finallere kadar uzanabilen tek grup lideri son şampiyon Houston Astros oldu, onlar da 3-2 önde oldukları seriyi son iki maçta bir güzel satarak elendiler.
Peki ya günün sonunda kimler mi World Series'e gitti? İki yıl önce 101 maç kaybeden Texas Rangers ile iki yıl önce 111 maç kaybeden Arizona Diamondbacks! Sürpriz faktörü hiç bu kadar çok devrede olmamıştır.
Bu iki takımın hikayeleri farklı yazıların konuları, ancak Rangers'ın ezici bir hücumla, Diamondbacks'in ise nefes aldırmayan savunma ve doğru anda doğru vuruşları yapabilme becerisiyle World Series'e yükseldiklerini söylemeli; Rangers'ın 2011, DBacks'in ise 2001 sezonundan sonra ilk kez World Series oynayacaklarını belirtmeliyiz.
Seri, Rangers'ın ev sahipliğinde, Arlington'da yer alan Globe Life Field'da başladı, açılıp kapanabilen çatı sistemine sahip olan stadyumun çatısı fırtına riski nedeniyle maç öncesi kapatıldı.
Yazımıza başlamadan önce maç kadrolarını yazalım, atıcılar hariç bu kadrolar neredeyse hiç değişmeyecek.
Diamondbacks: Corbin Carroll, Ketel Marte, Gabriel Moreno, Christian Walker, Tommy Pham, Lourdes Gurriel Jr, Alek Thomas, Evan Longoria, Geraldo Perdomo; atıcı Nathan Eovaldi
Rangers: Marcus Semien, Corey Seager, Evan Carter, Adolis García, Mitch Garver, Jonah Heim, Nathaniel Lowe, Josh Jung, Leody Taveras, atıcı Zac Gallen
MAÇA İKİ TARAF DA EPEY HIZLI BAŞLADI
İlk iki inning Rangers açısından mükemmel geçti, Eovaldi karşısına çıkan ilk altı vurucunun tamamını oyun dışı bırakmayı başardı.
Diamondbacks tarafında ise işler biraz daha zorlayıcıydı, Gallen henüz ilk inning'de tempo tutturmakta zorlanmasının ardından ilk olarak Evan Carter'ın, sonra da Adolis Garcia'nın vuruşlarıyla maçın 2-0'a gelmesine engel olamadı. Çaylak Carter'ın double'ı (yani üçüncü kaleye kadar ulaşmasını sağlayan bir kale vuruşu) Rangers için ciddi bir moraldi, kendisi inanılmaz bir postseason geçirmekte.
Üçüncü inning sahneye çıkan taraf Diamondbacks oldu, ilk iki kaleyi Longoria ve Perdomo ile dolduran takım, şimdiden efsane olma yolunda ilerleyen Carroll'un triple'ı sayesinde maçı 2-2'ye getirdi.
Carroll'dan sonra sözü Marte aldı, burada Rangers'ın büyük bir hata yaptığı ve oyuncu faktörünü düşünmediği söylenebilir: top ilk kalenin yakınına düşmüşken Marte'yi oyun dışı bırakmak yerine topu ana kaleye atıp Carroll'ı düşündüler, ancak Carroll gibi hızlı bir oyuncu doğal olarak durdurulamadı, böylece hem Marte ilk kaleyi aldı, hem de Carroll maçı 3-2'ye getirdi. Bu tip hatalar World Series için kritik olabiliyor.
Rangers sonraki inning Gallen'in hatalarıyla kaleleri doldurmayı başarsa da beklenen home run gelmeyince maçı en fazla 3-3'e getirebildi, henüz üç inning'de maçın liderliği iki kez el değiştirmiş, maç iki kez eşitlenmişti.
TOMMY PHAM VURUYOR, DIAMONDBACKS ÖNE GEÇİYOR
Dördüncü inning'in ardından maç skor anlamında epey duruldu, ancak Diamondbacks lehine iki önemli hücumdan bahsedebiliriz.
İlk olarak Tommy Pham'in dördüncü inning'deki home run'ı. Ligin en sağlam yan parçalarından kabul edilen ve kritik anlarda elinin titrememesiyle tanınan Pham sihirini konuşturmayı başardı ve "yaklaşım değiştirmesinin sonucu" gerçekleştiğini söyleyen bir home run ile maçı 4-3'e getirdi. Diamondbacks bir kez daha öndeydi.
Beşinci inning'de ise Carroll bir kale vuruşu daha yakaladı, hızı sayesinde ikinci kaleyi çaldı ve Marte'nin double'ı sayesinde takımına bir sayı daha getirmeyi başardı. Maç 5-3'e gelmişti.
SEAGER VURUYOR, MAÇ UZATMALARA GİDİYOR
Marte'nin double'ı sonrası maç söylediğimiz gibi skor anlamında duruldu, dokuzuncu inning'e kadar kale vuruşları tam gaz devam etse de 5-3'lük durumu bozabilen taraf çıkmadı... ta ki kırılma anına dek.
Dokuzuncu inning'in sondan ikinci vurucusu konumundaki Seager, ligin en iyi maç kapatıcılarından Paul Sewald'a karşı ilk kale doluyken kariyerinin en önemli home run'ını bulmayı ve maçı 5-5'e getirmeyi başardı!
Bu, maçın hiç olmazsa uzatmalara gitmesini de kesinleştiriyordu!
GARCIA VURUYOR, EFSANESİNE BİR SAYFA DAHA EKLİYOR!
Rangers kalan iki vurucuyla sayı bulamayınca maç uzatmalara gitti, 10. inning'de ve 11. inning'de Diamondbacks hücumunda kayda değer herhangi bir şey olmadı.
Ancak sıra Rangers'a geldiğinde postseason'ın en korkulan ismi sahneye çıktı: Adolis Garcia!
Garcia elbette bu maçı da boş geçmemişti yukarıda belirttiğimiz üzere, kendisi çoktan kritik bir vuruş yaparak takımına bir sayı getirmişti bile, şimdi de maçı kazandırma fırsatına sahipti.
Rakipler için nemesis, takımı içinse kahraman konumuna geldiği bir postseason'da maçı kazandırma fırsatını kaçırabilir miydi Garcia? Elbette kaçıramazdı ve kaçırmadı, güçlü bir vuruşla topu tribünlere göndererek bu play-off'un 8. home run'ına imza attı, daha da önemlisi Rangers'a 6-5 gibi bir skorla galibiyeti getirdi!
İLK MAÇTAN NASIL DERSLER ALDIK?
1- Rangers'ın takıma pahalı süperstarları katma taktiğinin ne denli işe yaradığı bu maç tam anlamıyla ortaya çıktı, nitekim Los Angeles Dodgers yıllarında nasıl bir postseason canavarı olduğunu bildiğimiz Seager hücum anlamında kısır bir performans sergilediği maçtaki tek kale vuruşunu en kritik anda yaparak galibiyetin perdesini araladı.
2- Çaylak sezonundan bu yana ligin en gözardı edilen oyuncularından biri konumundaki Adolis Garcia öyle bir postseason geçiriyor ki, artık bırak gözardı edilmeyi, çoktan lig tarihine adını yazdırdı. Maçı biri home run olmak üzere üç kale vuruşuyla tamamlayan Garcia, üç home run daha vurursa Randy Arozarena'ya ait olan "bir postseason'da en fazla home run" rekorunu kıracak.
3- Diamondbacks'in mağlubiyetinde en önemli rol ne yazık ki bullpen'e, yani yedek atıcılara ait. Normalde elit sayabileceğimiz bir isim olan Paul Sewald dokuzuncu inning'de Seager'e teslim olurken, Miguel Castro henüz beşinci atışında Garcia'nın home run'ına engel olamadı.
4- Diamondbacks savunması bahsettiğimiz gibi gerçekten çok iyi, hem dış alanı tam anlamıyla kapatabiliyorlar, hem de iç alandaki hızları sayesinde önemli double play'lere imza atabiliyorlar. Geçen yıl Gold Glove alan Christian Walker'ın ilk kalede olması onlar için büyük bir artı.
5- Bu seri yıllar sonra efsanelerin sahneye ilk çıkışı olarak anılabilir, nitekim Diamondbacks'te Carroll her vuruşta daha da büyülerken, Rangers tarafında Josh Jung ve Evan Carter'ın da unutulmaz performanslara imza attığı söylenebilir. Özellikle de Carroll-Jung rekabetini merak ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder